Yeni Nesil Başarı: Yılmaz ve Çevik Büyüyen Çocuklar

Çocuklarımızı yalnızca sınavlara değil; belirsizliklere, duygusal fırtınalara, başarısızlıklara ve dönüşüme hazırlamak durumundayız. Artık “başarı” tanımı yalnızca akademik notlarla değil, çocukların içsel dayanıklılığı, duygusal çevikliği, sosyal becerileri ve yeniden deneme kapasitesiyle ölçülüyor.

Bu anlamda, klinik psikolog Dr. Mona Delahooke’nin  Türkçe’ye “Beyinden Bedene Çocuk Odaklı Ebeveynlik” ismiyle çevrilen kitabı (Brain-Body Parenting), hem ebeveynler hem de eğitimciler için ezber bozan bir rehber niteliğinde.

DAVRANIŞIN ALTINDA NE VAR?

Delahooke’nin yaklaşımı bize şu bulguyu ortaya koyuyor: Çocukların davranışları, yalnızca öğretilebilir becerilerin değil, beden-beyin sistemlerinin verdiği nöro-fizyolojik tepkilerin bir sonucudur. Çocukları “iyi” veya “kötü” davranışlar üzerinden etiketlemek yerine bu davranışların altında yatan stres yanıtlarını, güvenlik sinyallerini ve duygusal düzenleme kapasitelerini anlamaya çağırıyor bizleri.

Bir çocuk neden öfkelidir?

Çünkü bedeninde alarm çanları çalıyordur.

Bir çocuk neden çekingen veya donuktur?

Çünkü güvenlik algısı tehdit altındadır.

 İşte bu noktada, klasik “davranış yönetimi”, yerini “nöro-düzenleme” anlayışına bırakıyor. Yani, çocuklarımızın dayanıklı bireyler olması için önce bedenlerinin ve sinir sistemlerinin güvende hissetmesini sağlamalıyız.

PSİKOLOJİK DAYANIKLILIK BİR DAVRANIŞ DEĞİL İÇSEL BİR SİSTEMDİR.

 Kitap, dayanıklılığı bir beceri seti olarak değil bir düzenleme sistemi olarak tanımlıyor. Bu sistemin gelişimi, çocuğun yaşadığı ilişkiler, maruz kaldığı stres kaynakları ve aldığı duygusal destekle doğrudan ilişkili görülüyor. Kısaca, çocuklar dayanıklı doğmuyor, dayanıklılık inşa ediliyor.

Delahooke, bu inşa süreci için üç temel destek öneriyor:

1.     Sinir sistemi düzenlemesi: Çocuğumuzu gözlemlemek şu açıdan önemli: Davranışlarının ardında acaba hangi fiziksel, duygusal stres yanıtı yatıyor olabilir? Bu tepkilere yargılamadan yaklaşabilir miyiz?

2.      İlişkisel güven ortamı: Çocuğumuzu “düzenlemek” yerine, onunla birlikte “eş-düzenleme” kurmamız gerekiyor. Bağ kurmak, yargılamadan dinlemek ve yanında olmak, davranış değişiminden önce geliyor.

3.     İhtiyaç temelli yaklaşım: Her davranışın ardında bir ihtiyaç vardır: güvenlik, anlaşılma, fiziksel konfor, özerklik… Dayanıklı bireyler, bu ihtiyaçlarının farkına varıldığı ortamda büyüyor.

21. YÜZYILIN ÇEKİRDEK DEĞERLERİ: ÇEVİKLİK, METANET VE YILMAZLIK

Bir çocuk,

-       sınavda başarısız olduğunda tekrar denemeyi göze alabiliyorsa…

-       sınıfta kendini ifade edemediğinde bile duygularını regüle edebiliyorsa…

-       zorbalığa uğradığında içine kapanmak yerine yardım isteme cesareti gösterebiliyorsa…

 İşte o çocuk, yeni nesil başarı tanımına en yakın yerde duruyor demektir.

Bu kitap bize şunu tekrar hatırlatıyor: Çocuklarımızı “zorluklara karşı dayanıklı” kılmak, onları daha çok disipline etmek değil, onlarla daha çok bağ kurmak ile mümkün olabiliyor. Davranışlarını yönetmeye değil, duygularını anlamaya, onları yalnız bırakmamaya odaklandığımızda yılmazlık zaten içsel olarak yeşermeye başlıyor.

 Başarıya Giden Yol, Güvenden Geçiyor.

 “Beyinden Bedene Çocuk Odaklı Ebeveynlik,  biz eğitimcilere ve ebeveynlere bir yön pusulası sunuyor: Davranıştan bedene, bedenden beyne giden bu yolculukta en doğru adım “önce güven, sonra öğrenme”dir. Bu anlayışla büyüyen çocuklar, yalnızca başarılı değil, mutlu ve anlamlı bir hayat sürdürebilecek dayanıklı bireyler oluyor.

~ YENİ NESİL 2000 OKULLARI

Not: Bu bir reklam değildir. Bu kitabı okudu ve rehberlik birimi olarak öneriyoruz.

Previous
Previous

Yeni Nesil Başarı: Özgüveni Deneyimle Yükselen Çocuklar

Next
Next

Ebeveynler için LGS Önerileri