Yeni Nesil Başarı: Özgüveni Deneyimle Yükselen Çocuklar
Günümüzde çocuklarımız “başarı” peşinde koşarken acaba kendi iç seslerini duymakta, kendileriyle bağlarını güçlendirmede ve en önemlisi kendilerini tanımakta zorlanıyorlar mı?
Gerçekten de bugün pek çok genç yetişkinin, karşılaştıkları zorlu durumlar karşısında çabuk pes ettiğini, risk almaktan korktuğunu ve kendi kararını vermekte zorlandığını gözlemliyoruz.
Peki bu davranışın gerisinde yatan sebep ne olabilir?
Eğitmen ve yazar Julie Lythcott-Haims’in Türkçe’ye “Bir Yetişkin Yaratmak” adıyla çevrilen kitabı bu soruya şöyle net bir yanıt veriyor: Çünkü biz yetişkinler, çocuklarımızın adına fazla şey yapıyoruz.
Lythcott-Haims, Stanford Üniversitesi’nde öğrencilerle uzun yıllar çalışmış bir eğitimci olarak aşırı ebeveynliğin genç yetişkinler üzerindeki yıkıcı etkisini doğrudan gözlemlemiş biri. Onun satırlarında sadece akademik başarıya endekslenmiş bir çocukluk değil, özgüveni dışarıdan motive edilen, kendine yetme becerisi bastırılmış bir gençlik portresiyle karşılaşıyoruz.
AŞIRI EBEVEYNLİK DENEYİM ALANINA PEK İZİN VERMİYOR!
Ebeveynlerle yaptığımız rehberlik görüşmelerimizde sıkça şu ifadeleri duyarız: “Benim çocuğum yapamıyor, çünkü çok çekingen… çünkü çok hassas… çünkü hata yapmaktan çok korkuyor.”
Bu korku kime ait sizce? Bize ait. Biz onların hata yapmasından, zorlanmasından, üzülmesinden korktuğumuz için hemen her şeyi onlar adına çözüyoruz. Kitap tam da bu noktada şöyle uyarıyor bizi: “Çocuğunuzun yolunu temizlemek, onun yürümeyi öğrenmesini engeller.”
Lythcott-Haims’a göre özgüvenin en güçlü kaynağı başarı değil, deneyimdir. Çocuk ancak bir problemi kendi başına çözdüğünde, bir zorluğu atlattığında, bir başarısızlığı sindirip tekrar denediğinde içsel bir özgüven inşa eder. Bu özgüven dışarıdan alkışla değil, içeriden gelen “Ben yaptım” duygusuyla büyür.
“YAPABİLİRİM” DUYGUSU NASIL GELİŞİR?
Kitapta dikkat çeken önerilerden biri, çocukların yaşlarına uygun görev ve sorumlulukları gerçekten üstlenmelerinin önünü açmak. Ayakkabısını kendi giyemeyen, ödevini kendisi planlayamayan, sosyal bir sorunla karşılaştığında hep yetişkin arayan bir çocuk, kendi yeterliliğini test edemiyor. Bu da zamanla “yetersizlik” duygusunu pekiştiriyor.
Yazarın vurguladığı temel ilkelerden bazıları şunlar:
1. Çocuğunuzun yerine değil, yanında olun.
Müdahale değil rehberlik; yönlendirme değil, destek sunmak önemli
2. Hata yapmasına izin verin.
Gerçek özgüven, hatalarla baş edebilme becerisinden doğuyor.
3. Kendi kararlarını almasına alan açın.
Kıyafet seçimi, arkadaş ilişkileri, okul sorumlulukları gibi konularda yaşına uygun sınırlar dahilinde inisiyatif tanımamız gerekiyor.
4. Sürekli alkışlamak yerine, süreci takdir edin.
“Kazandın.” yerine “Çok çabaladın.”, “En iyi sensin.” yerine “Yeniden denemen çok cesurca bir davranıştı” gibi ifadelerle çocuğun içsel referanslarını güçlendirin.
YETİŞKİNLİK BİR GEÇİŞ DEĞİL, BİR SÜREÇTİR.
Kitabın önemli tezlerinden biri de şu: “Yetişkin” olmak, 18 yaşında otomatik olarak gerçekleşen bir sıçrama değil. Bu, çocuklukta temelleri atılan ve adım adım inşa edilen bir süreçtir. Biz, onları çocuk gibi tutarak yetişkinlikten korumuyor, aslında yetişkinliğe hazırlıksız bırakıyoruz.
Ve bu hazırlığın temel taşı da özgüvendir. Ama dışarıdan şişirilmiş, başarıya endeksli bir özgüven değil; deneyimle beslenen, içsel kaynaklarla gelişen bir özgüven…
EBEVEYNLİKTE GERİ ÇEKİLMEK, BIRAKMAK DEĞİLDİR.
Lythcott-Haims’in de altını çizdiği gibi, çocuklarımızı kendi ayakları üzerinde durmaya hazırlamak, onları yalnız bırakmak değil; onları hayata hazırlamanın en dürüst ve sevgi dolu yolu aslında.
Çocuklarımızın kendi mücadelelerini yaşamalarına izin verdiğimizde, biz sadece özgüveni yüksek bireyler değil, aynı zamanda güçlü, becerikli ve yaşamla baş edebilen bireyler de yetiştirmiş oluyoruz.
~ YENİ NESİL 2000 OKULLARI
Not: Bu bir reklam değildir. Bu kitabı okul kütüphanemizden seçtik.