Yeni Nesil Başarı: Potansiyelini Görebilen Çocuklar

Günümüzde ebeveynler, çocuklarının geleceğine dair tüm sürece belki de hiçbir kuşağın olmadığı kadar emek, plan ve kaygı yüklüyor. Eğitim sisteminden özel kurslara, oyuncak seçiminden yaz kamplarına kadar her detay, “doğru” çocuk yetiştirmenin bir adımı gibi görülüyor. Ancak şu soruyu ne sıklıkla soruyoruz acaba? Yetiştirmeye çalıştığımız çocuk, gerçekten var olan çocuğumuz mu; yoksa zihnimizdeki bir model mi?

Alison Gopnik’in “The Gardener and the Carpenter” adlı kitabı (Türkçeye de “Bahçıvan ve Marangoz” ismiyle çevrildi), tam da bu sorunu merkezine alıyor. Yazar, çocuk gelişimine dair onlarca yıllık bilimsel araştırmayı, ebeveynliğin anlamını ve amacını yeniden düşünmemizi sağlayacak güçlü bir anlatıyla birleştiriyor. Ve bizi, “çocuk yetiştirme” fikrini baştan sorgulamaya davet ediyor.

MARANGOZLUK: KONTROL ETME ARZUSU

Gopnik’in kitabında çizdiği iki ebeveynlik metaforu oldukça çarpıcı: Marangoz ve Bahçıvan.

Marangoz ebeveyn, bir hedef belirler ve çocuğu bu hedef doğrultusunda “şekillendirmeye” çalışır. Çocuğun geleceği bir proje gibidir; planlı, ölçülü ve kontrollü. Bu yaklaşımın temelinde tabi ki iyi niyet vardır elbette, ancak Gopnik’in vurguladığı gibi bu yöntem, çocuğun bireysel potansiyelini keşfetmesine çoğu zaman engel olur.

Çocuk, kalıba sokulmak istenen herhangi bir malzeme değildir. Oysa marangozluk bakışı tam da bunu yapar: Belirli sonuçlara ulaşmak için şekil vermek. Bu da ebeveyn-çocuk ilişkisini bir üretim sürecine dönüştürür ve beraberinde stres, hayal kırıklığı ve duygusal kopuş getirir.

BAHÇIVANLIK: ALAN AÇMAK, MERAKLA BEKLEMEK

Kitabın savunduğu alternatif model ise “Bahçıvanlık”. Bahçıvan, toprağı hazırlar, eker, sular ama neyin nasıl büyüyeceğini kontrol etmeye çalışmaz. Her tohumun farklı gelişeceğini bilir. Gopnik’e göre ebeveynlik, çocuğun potansiyelini yönlendirmekten çok, onun kendi yolunu bulmasına ortam hazırlamakla ilgilidir.

Çocuklar öğrenmeye, keşfetmeye, ilişki kurmaya doğuştan meyillidirler. Ebeveynin görevi bu içsel gelişimi beslemek, ama yönünü dayatmamak olmalıdır. Çocuğun kendi benliğiyle temas kurabilmesi için özgürlük, güven ve ilgi dolu bir ortam gerekir.

POTANSİYEL, ANCAK SERBEST KÖK SALINCA ORTAYA ÇIKAR

Gopnik’in bilimsel birikimiyle aktardığı temel noktalardan biri de şu: Çocuğun gelişimi doğrusal bir “yetiştirme” süreci değil, bir ilişki biçimidir. Bir çocuğun potansiyelini görebilmek, onu başarıya zorlamak değil, merak ettiği şeylerde derinleşmesine izin vermekle mümkündür.

Bugün başarı, çoğunlukla dışsal standartlarla ölçülüyor: notlar, belgeler, ödüller… Ancak Gopnik, çocukların yaratıcı, işbirlikçi, esnek bireyler olmaları için serbest düşünebilecekleri, hata yapabilecekleri, içlerinden gelen ilgiyle meşgul olabilecekleri ortamların gerekliliğini savunuyor.

Bu da bize şunu söylüyor: Yeni Nesil Başarı, çocuğun kendi iç sesini duymasına, kendi yönünü çizmesine ve kendi potansiyelini zamanla keşfetmesine alan açmayı gerektiriyor.

Kitap boyunca Gopnik’in en güçlü eleştirilerinden biri, modern ebeveynliğin çocukları “gelecek yatırımı” gibi görmesi. Bu anlayışta çocukla kurulan ilişki, çocuğun gelecekteki başarısı üzerinden değer kazanıyor.

Gerçekten destekleyici bir ebeveynlik ise çocuğun şu anki varlığını esas alıyor. Potansiyeli, gelecekte “ne olacağı”ndan çok, şu an “kim olduğu”yla ilgilidir. Bahçıvan ebeveyn, çocuğunu bir başarı projesi değil, bir yaşam öznesi olarak görür.

YENİ NESİL BAŞARI: KENDİNİ TANIYAN, KENDİ YOLUNU BULAN ÇOCUKLAR

Gopnik’in kitabı, biz rehber öğretmenlere ve ebeveynlere şu mesajı veriyor: “Çocuğun potansiyelini görmek istiyorsanız, onu şekillendirmeyi bırakın.” Çünkü çocuklar, onların adına çizilmiş bir rotada yürüdüklerinde değil, kendi yollarında adım attıklarında gelişiyorlar.

Bu yazı dizisinin dördüncüsünde, “Yeni Nesil Başarı”yı; potansiyelini dıştan gelen beklentilerle değil, içsel yolculukla keşfetmiş çocuklar olarak tanımlıyoruz.

~YENİ NESİL 2000 OKULLARI

Next
Next

Yeni Nesil Başarı: İç Motivasyonla Yol Alan Çocuklar